Türkiye’de gözler Moody’s kararına çevrildi! Sıcak para akışı hızlanabilir

Gözler uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye değerlendirmesine çevrildi. Moody’s 15 Aralık’ta takvimde yer almasına rağmen rapor yayımlamamıştı. Ancak 2024 yılında ilk değerlendirme yayımlayacağı ülkeyi Türkiye olarak belirledi. O karar bugün gelecek. Not kararları ABD ile saat farkı olmasından dolayı gece yarısı belli olacak.

Haziran’dan bu yana uygulanan ekonomi politikaları daha önce diğer derecelendirme kuruluşları Fitch Ratings ve S&P’den karşılık bulmuş, her ikisi de Türkiye’nin not görünümünü “durağan”dan “pozitife” çevirmişti. Bugün Moody’s’in de bu yönde bir adım atacağı düşünülüyor.

Hatta kredi notunda bir artış bekleyenler de var. Bunun nedeni Fitch ve S&P’nin Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyenin 5 basamak altında, Moody’s’in 6 basamak altında tutması…

SICAK PARA AKIŞINI HIZLANDIRABİLİR

Kredi derecelendirme kuruluşunun vereceği karar ekonomi için oldukça önemli. Yeni politikaların başarıya ulaşması için yurt dışından fon akışının sağlanması gerekiyor. Derecelendirme şirketlerinin yapacakları artışlar sıcak paranın gelmesini kolaylaştırabilir.

Daha da önemlisi gelecek paranın niteliği. Bu yıl Türkiye’ye yönelmesi beklenen fonlar çoğunlukla tahvile yatırım yapacak. Tahvil yatırımı alacaklı ile borçlu arasında faize dayalı bir araç. Ekonomistlerin bu konuda sürekli vurguladığı şey tahvil yatırımının yerine doğrudan yatırımları çekmenin gerekli olduğu. İşte bu adı geçen 3 kuruluş, bunun anahtarı olabiliyor. Uluslararası şirketler ve fonlar bir ülkeye yatırım kararı alırken en az 2 derecelendirme kuruluşunda yatırım yapılabilir seviyede olunması şartını arıyor.

EN AZ 2,5 YIL GEREKLİ

Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyeleri görmesi kısa dönem için pek mümkün değil ancak o yolda gitmesinin önemi sık sık vurgulanıyor. Kredi derecelendirme şirketleri ülkeler için her yıl 2 değerlendirme yayımlıyor. Şu an en az 5 toplantıda faiz artışı şart. Eğer takvim dışı karar alınmaz ve her toplantıda artışa gidilirse dahi en az 2,5 yıl gerekiyor. Bu da pek olası görülmüyor. Bunun gerçekleşmesi için Türkiye’nin mevcut ortodoks ekonomi politikasını sürdürmesi gerektiği dile getiriliyor.

Analistlerin önemli bir kısmı Türkiye’nin kredi risk primindeki (CDS) düşüşün önemine vurgu yapıyor. Seçim öncesi 700’lere çıkan CDS 300 puana kadar indi. Bunun yatırımcıların duyduğu güveni yansıttığı ifade ediliyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının da buna paralel adım atacağı düşünülüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir